Sinekritik: Batman Begins ( Batman Başlıyor )
  1. Anasayfa
  2. Sine Kritikler

Sinekritik: Batman Begins ( Batman Başlıyor )

0

batman-begins-poster.jpgRezalet Batman filmlerinden sonra yepyeni bir Batman serisinin oluşturulması: özgün senaryo açısından kıtlık yaşayan Hollywood sinema endüstrisi için zaten gerekliydi. Akıl Oyunları ile kendini ispat etmiş usta İngiliz yönetmen Christopher Nolan‘ın yönetip senaryosunu adam ettiği Batman Begins yani ülkemizde yayınlanan adıyla Batman Başlıyor filminin baş rolünde ise mükemmel karakter oyuncusu Christian Bale yarasa kostümleri içerisinde karşımıza çıkıyor.

Biliyorsunuz, Batman bir çizgi roman serisi. Fakat Nolan, bu filmin senaryosunda yaptığı değişikliklerle V For Vendatta ile Watchmen gibi diğer benzer çizgi filmlerin tarafına geçmeyi yeğlemiş. Bunu da sistemi eleştiren insancıl ve olgunun insanın nesnelliğinden bağımsız olduğunu savunan politik bir soğuk savaş filmi havası yaratarak gerçekleştiriyor. Bruce Wayne‘in yarasalarla olan ilişkisini ve bu ilişkinin kaynağı ile geçmişini, ailesi ile olan bağı ve ailesini kaybedişini ve tabii ki Batman kadınlarının ilkini ve belki de en tatlı olanını görüyoruz. Bruce Wayne’in korkuları, daha doğrusu yarasa korkusu ile bu korkunun hayatına ne şekilde yön verdiği, ailesinin intikamını almak için katili öldürme adına çabalarken nasıl olup da adaleti sağlamayı ve adalete sığınılması gerektiğini amaç edinmiş bir kahramana dönüştüğünü, neden-sonuç ilişkisini her aşamada gözeterek fakat kavramsal karışıkları da beraberinde getirerek oluşturulmuş başarılı bir kurgu + senaryo ortaklığını; yine başarılı bir yönetmenin elinden izliyoruz. Yani bir nevi; Nolan: sıfırdan temeli tekrar oluşturup, Batman’i batman yapan tüm olguları ince ince işleyerek, ayrıntılarıyla beraber Batman’in bir sembol haline gelişini özetliyor. Bunu yaparken de gerçekçi bir izlenim oluşturmaya çalışıyor: yani Batman bir süper kahraman olsa da bir insan: ve yerine getirmesi gereken işler var. Mesela zengin biri gibi de davranmalı. Akıl hocalığını yapan o ünlü İtalyan İşi filmiyle tanıdığımız ünlü oyuncu Michael Caine ile aralarında geçen diyaloglar bir baba – oğul diyaloglarının kalitesini andıracak şekilde sadakat ile bağlılığın kokusunu tattıran bir yaklaşım olmuş. Yine de kimi zaman fazla basit diyaloglara ve bir o kadar da kavramsal karışıklıklara rağmen, sağlam bir senaryo var ortada. Daha önce çekilen Batman filmlerine ya da çizgi romana rağmen; eldekini özgünleştirip güzel bir çalışma ortaya konulmuş diyebiliriz.

Film de dönemin bir çok ünlü yıldızı yer almasına rağmen filmin ağır topu hiç şüphesiz başrolde oynayan Christian Bale. Bale, Michael Keaton’dan beri perdede izlediğimiz en iyi Batman belki de. Karakterinin gücünü de zayıflığını da, değişimini de korkularını da mimikleri ve hareketleriyle çok çok iyi yansıtıyor. Yan rollerde, Michael Caine ile Morgan Freeman‘ın biraz klişe performanslar verdiği söylenebilir. Freeman’ın biraz da Bond filmlerindeki o icatları yapan doktor gibi olduğu geldi aklıma ama fazla rol verilmedi de diyebiliriz. Katie Holmes, akılda kalıcı bir Batman kadını olamasa bile, temiz bir performans veriyor. Çok tatlı ve bir o kadar da anlamsız bir surat ifadesi var. Neden devam filmlerinde olmadığını bilmiyorum. Film için yoktan var edilen tek karakter onunki; ve kendisi dramatik işlevini yerine getiriyor. Önceki filmlerden tanıdığımız polis şefi rolünde Gary Oldman, iddiasız, ölçülü ama seyircinin rahatlıkla empati kurabileceği bir karaktere hayat veriyor. Liam Neeson ise bir kez daha karizmasını, perde hakimiyetini konuşturuyor. Onu kötü karakter olarak karşımda görmek biraz şaşırttı ilk başta ama sonrasında rolünün altından başarıyla kalktığını görüyoruz. Kendisi bir çok filmde eğitmen rolünde bu şekilde karşımıza çıkıyor zaten. Filmin en akılda kalıcı performansları ise, kısa rolünde yine ustalığını belli eden Tom Wilkinson ve 28 Gün Sonra (28 Days Later) ile yıldızı fena halde parlamış Cillian Murphy’den geliyor. Korkuluk (Scarecrow) rolünde Murphy, Jack Nicholson’ın Joker’i tadında, klasik bir Batman kötü adamına dönüşebiliyor. Çok itici bir surat ifadesinin yanında korkuluk rolünü gerçekten başarıyla yerine getiriyor. Yine de kötü adam karakterlerinin iyi adam karakterleri kadar başarılı senaryoya yerleştirilmediğini söylemek gerek ki bu eksikliği devam filminde Joker zaten alt üst edecek. :)

Filmden aklımda kalan en önemli sözlerden biri ve anlamlı da:

”İnsanların uyanması için şok edici örnekler gerekiyor. Bruce Wayne olarak ben bunu yapamam. Ben bir insanım. Etten kemikten yapılmışım. Belki yok edilebilirim. Ama bir sembol olarak, bir sembol olarak ben asla kokuşmam. Ölümsüz olabilirim. ”

Yine de kavramsal sorunların yanında filmin son sahnesindeki söz içimi titretti diyebilirim: ” Güneydoğu kolonlarını sağlamlaştırmak gerek… ” Aynı tarihlerde Irak savaşı olduğu için ve o topraklarında dünyanın güneydoğu kısımlarında olduğunu düşünürsek; benim çok fena komplo uzmanı olduğum söylenebilir. :) Böyle filmlerde özellikle Hollywood’un kötü sicili yüzünden acayip subliminal mesajlar arıyorum bazen…

Neyse…
Uzun sözün kısası: iyi bir başlangıç filmi. sağlam bir senaryo. iyi bir oyunculuk. Güzel film müzikleri… Ve şaşırtan sahneler… Devam filmleri için oluşturulmuş mükemmel bir temel.

Benim oyum 10 üzerinden 7.

İyi seyirler.

  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 0
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir