Senaryo ve kurgunun basit olduğu fakat ilginç bir dekor ile çekilen sahneleriyle ilgi uyandıran bir film olarak karşımıza çıkıyor, bunraku. Çok emek harcandığı belli olan bir film ama bu emek oyuncu seçiminde iyi kullanılmadan karşımıza çıkmış. Japonların ünlü rockçısı Gackt‘ı Yoshi rolünde filmde görmem sürpriz oldu. Fiziksel olarak androjen yani kız güzeli diye tabir edilebilecek bir yüze sahip olan bu japonların fan sayfası aça aça bıkmadıkları gackt’ın filme katkısı neredeyse sıfır ve oyunculuğu da gerçekten karşısında bulunan yetenekli ve ünlü oyuncular Josh Hartnett, Demi Moore, Woody Harrelson, Ron Perlman karşısında sırıtması filmin en büyük eksisi.
Kötü adamlardan günü geldiğinde intikam alan iyi ve ölmeyen yakışıklı karakterlerin olduğu film sayısı çok fazladır diyebiliriz; fakat sinemde Sin City tarzı film yapan yönetmen sayısı oldukça az ki bu tür filmlerin hiç biri tutmadı. Bu filmde aslında gözden kaçan filmlerden biri. Üzerindeki emeği dekorların işlenişinden anlıyoruz; yönetmen gerçekten çok değişik bir dünya hayal etmiş kafasında ve bunu bize güzel aktarmış. Filmde sorusuna cevap alamayacağımız oldukça şey var ama kurgu ana temaya o kadar odaklanmış ki film de o kurgunun etrafından kopmadan yoluna devam etmiş.
Filmin müzikleri ne kadar sıradansa dövüş sahneleri de bir o kadar başarılı diyebiliriz. Hollywood sinemasının en uzun aktörlerinden olan Josh Hartnett‘in oyunculuğa diyecek yok; aslında Sin City gibi bir film çekilmeseydi belki de bu film onun yerine bu türün en iyi filmi olacaktı.
“Her zaman senden daha güçlü biri vardır” , “Sevgi geçicidir-Umut ise daimidir.” , “Çiçek açmayan yaşlı bir ağaç misali. Ömrüm güzel geçti verdiğim tek meyveyle…” gibi birbirinden güzel repliklerin yer aldığı ilginç bir dövüş filmi de diyebiliriz bu film için. Sin City’nin pençesini her sahnede üzerinde hisseden bu film onun kokusundan sıyrılmak için karizmatik ve asaletli bir oyuncu ile karşılık verse de – ki bu Josh Hartnett oluyor – üzerine daha fazlasını katamadan ilginç ve sıradan bir son sahneyle finish yapıyor. Ve her şeye rağmen bence anime film sevenlerin daha çok beğeneceği bir film. Zaten filmde her ne kadar dövüş sahneleri ön plandaymış gibi görünse de replikler ve oyunculuklar ayrı bir renk katmış.
Bu arada Bunraku 1864 yılında Japonya’nın Osaka kentinde doğmuş geleneksel Japon Kukla tiyatrosu türüne deniyor. Filmde ismini buradan almış. Zaten film de Egzotik doğu ile vahşi batı karışımı bir şehirde geçiyor…
Benim puanım 10 üzerinden 7.
Diyaloglara önem veren ve sinemasal açıdan filmleri izleyenlerin memnun kalacağı bir film kesinlikle..
iyi seyirler.
