Aksiyon filmlerinin unutulmaz kahramanları, 2010 yılında Sylvester Stallone’un öncülüğünde bir araya gelmişler ve böylece The Expendables serisi başlamıştı. Filmin ilgiyle karşılanmasının ardından iki yıl sonra bir devam filmiyle seriye devam edilmişti. Dedeler yine sahnede… 20 yaşından büyük olan herkes, Cehennem Melekleri serisinin önemli oyuncularının filmleriyle büyümüştür diyebiliriz. Bir nevi filmin adı ‘ihtiyarlar kulübü’ olsa yeridir. Serinin bu 3. fiminde her ne kadar Jackie Chan oynayacak diye haberler çıksa da (Ekleme: Sylvester Stallone, yıldızlarla dolu bu oyuncu kadrosuna Jackie Chan’i de eklemek istedi ve yardımcı rollerden biri için Chan’e teklif götürüldü. Ancak Chan, başrollerden birini istediği için teklifi geri çevirdi.) onu göremiyoruz: yine de özellikle Mel Gibson’u görmek iyiydi. Cehennem silahı filminin unutulmaz oyuncusu Mel Gibson böylelikle bir başka Cehennem ile karşımıza çıkıyor. Uzun zaman sonra onu izlemek de ayrı iyi oldu diyebilirim.
Cehennem Melekleri 3 konusuna gelince; ekibin reisi Barney (Stallone) ekibi ile hayatlarının belki de en zorlu mücadelesiyle karşı karşıyalar! Bir zamanlar Barney ile birlikte ekibin kurulmasında rol alan Conrad Stonebanks (Gibson), şimdilerde silah satıcısı olarak çalışmaktadır ve bu durum sürpriz bir şekilde ekibin görevinde karşılarına çıkar. Bu nedenle Stonebanks, ekibe bir ders vermek ve yollarından çekilmelerini sağlamak istemiştir: fakat, yaptığı hareket Barney’in peşine takılmasına sebep olur. Barney karşı bir hamle olarak, yeni ve genç üyelerin de eklendiği bir ekip toplayarak karşısına çıkar. Artık ekipmanları ve teknikleri de daha güçlü ve moderndir. Ancak karşılarına çıkacak her türlü kötülüğe tam olarak hazırlıklı mıdırlar?
Jason Statham, Mel Gibson, Jet Li, Sylvester Stallone, Antonio Banderas, Harrison Ford gibi aksiyon filmlerinin unutulmaz isimlerinin yer aldığı film; aksiyon beklentisi ile ekran karşısına geçenlerin tüm isteklerini karşılayacak türden: fakat, sanırım bütçenin çoğu bu ünlü isimlere verildiği için bilgisayar efektleri o kadar başarılı olmadı! Yani izlerken sıkıldım; bu ne yahu dedim, yakıştı mı diye kendi kendime söylendim: çok amatör bir iş gibi duruyordu. İyi ki 3D izlemedim! Sylvester Stallone seriye taze kan gelmesini istiyordu ve bu nedenle Avustralyalı yönetmen Patrick Hughes’u seçti. Serinin ilk filmini bizzat Stallone yönetmiş, ikinci filmin yönetmen koltuğunda ise Simon West yer almıştı. Patrick Hughes bence iyi bir seçim olmadı! Barney’in duygusal davranıp, ” artık bizim miyadımız doldu. ” diyerek kenara çekilmek yerine: bu bahaneyi arkadaşları için kullanıp, onları koruma adına ekibi bozması ve yeni ekip toplaması kurguya değişik bir hava kattı diyebilirim: yeni gelen ekip ise sinema dünyasının yeni aksiyon yıldızlarından değil. Herkül filmi ile karşımıza çıkan Kellan Lutz dışındakiler herhalde senaryonun karakterleri boş kalmasın diye oynamış gibiler! Aksiyon filmlerinin usta isimlerinin 1980’lerden kopup, teknolojik gelişmelere ayak uydurmaya başlamaları da esprili bir şekilde anlatılmaya çalışılmış. Harrison Ford’un helikopter kullanması, eski filmlerine bir gönderme olarak söylenebilir fakat Antonio Banderas’ın karakterini neden bu şekilde yazdılar bilmiyorum ama hem komikti hem de sanki oyuncuyu küçük düşürmek için yazılmış gibiydi! Hani ‘Sen kimsin ki aksiyon filmlerinde oynarsın, sana bu tip roller yakışır be adam!’ denecek türden bir karakteri canlandırdı. İyi de oynadı tabii ki ama oynarken kafayı yememiştir umarım! Bu arada film hakkında bir not; 2. filmde Mr. Cruch karakteri olarak karşımıza çıkan Bruce Willis’e, bu rolü için günlük 750 bin dolar, toplamda ise 3 milyon dolar teklif edilmiş, ancak Willis bunun yerine günlük 1 milyon dolar talebinde bulunmuş. Bu isteği kabul etmeyen Sylvester Stallone ve yapımcılar, Willis’in yerine Harrison Ford ile anlaşmış. Filmde kötü adam kategorisinde yer alan Mel Gibson’a filmin yönetmenliğini üstlenmesi teklif edildi ancak Gibson, kadroya yalnızca oyuncu olarak katılmayı tercih etti. Film, aksiyon yıldızları için bir kırmızı halı vazifesi görse de daha çok eklenecek oyuncunun sırada beklemesi de tabii ki normal bir durum: Filmde yer alması düşünülen oyuncular arasında Steven Seagal, Nicolas Cage ve Dwayne Johnson gibi isimler geçiyordu ancak anlaşmaya varılamadı.
Serinin ilk iki filmi olan Cehennem Melekleri ve Cehennem Melekleri 2 yi peş peşe izlemiş ve özellikle aksiyon kokan sahneleri açısından beğenmiştim: fakat serinin bu filmi biraz zorlama sahneler ile dolu. Efektlerin de sıradan olması: cidden yakışmadı. Serinin en kötü filmi diyebilirim. Bir de keşke bu oyuncu kadrosunu daha ideal kullanabilse: ben olsam karakterleri gruplara ayırıp, Marvel’in yaptığı gibi ayrı ayrı filmler çekerdim. Daha mantıklı değil mi? Bir de bu filmde aşk adına bir şey yok: sadece bir kadın karakter eklenmiş; hani bayan eksiği olmasın diye sanırım ama o da yetersiz!
Seriyi izleyenler ve bu sevilen unutulmaz yüzleri bir arada izlemek isteyenler kaçırmasın. Bir de fazla beklenti içinde olmayın.
İyi seyirler…