Django ( Telaffuz ederken D harfini kullanmıyoruz, filmde bile bunun repliğinin olması öğretici : Jango diye okunuyor yani ) filmi ABD’de iç savaştan iki yıl önce geçen bir dizi olayı merkeze alarak, ırkçılık ve zencilik konusuna farklı bir açıdan bakarak bizlerin karşısına çıkıyor. Sıkıcı veya at üstünde birbirini öldürenlerin yer aldığı western filmlerinden farklı olarak yönetmen Quentin Tarantino’nun kendi tarzını yansıttığı bir gerçek. Kölelik ve ırkçılık konusunda fazla diyaloglara girmeden ‘herkesin özgür olduğunu’ dile getirmeyi yeterli bulduğu senaryodaki komik öğeler filmin izlenir olması açısından da bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
85. Akademi Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Senaryo ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dahil 5 dalda Oscar adaylığı alan ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ( Christoph Waltz ) , En İyi Orijinal Senaryo ( Quentin Tarantino ) dallarında oscar alan “Zincirsiz”, kölelikten kurtulan Django’nun (Jamie Foxx) kelle avcısı Alman Dr. King Schultz (Christoph Waltz) ile beraber köle tüccarı Calvin Candie’nin (Leonardo DiCaprio) elinde olan karısı Broomhilda’yı kurtarma çabasını anlatıyor.
Django karakteriyle karşımıza çıkan Jamie Foxx her ne kadar filmin başrolünde gözükse de – ki film başladığında ilk onun ismini görüyoruz – asıl başarıyı Alman Dr. King rolüyle oynayan Christoph Waltz gösterdi diyebiliriz. Ki daha film senaryosu tam olarak ortaya çıkmadığında Django rolü için teklif götürülen Will Smith’de bu rolü redderken Smith, ‘Django rolü filmin başrolü değildi bence. Diğer rol başroldü’ demişti. Smith’in bahsettiği diğer rol, büyük ihtimalle Christoph Waltz’a ikinci Oscar’ını kazandıran Doktor Schultz karakteri. Bu arada ilginç bir anektod daha: film, Quentin Tarantino‘nun Çin’de gösterime girecek ilk filmi olarak tarihe geçti.
Mizahı elinden bırakmayan enfes diyaloglarla donatılmış “Zincirsiz”in senaryosuna özellikle son yarım saatine kadar hayran kalıyorsunuz. Tabii bunda Dr. King Schultz ve Calvin Candie karakterlerinin payı epey fazla. Her zaman sakinliğini koruyabilen ve yaptığı zekice konuşmalarla sorunların üstesinden gelmeyi başaran Alman asıllı Dr. Schultz’la mükemmel bir karaktere imza atan Tarantino, aynı “Soysuzlar Çetesinde” (yine Christoph Waltz ile) yaptığı gibi filmi gerçekten bambaşka bir yere taşımış. Bir de üstüne kültürlü gözükmeye çalışan -sonuna kadar ırkçı- köle tüccarı Calvin Candie katılınca “Zincirsiz” tadından yenmiyor. Bu iki karakterin ağızlarından dökülen cümleler ve yılın en akılda kalıcı sahnelerinden biri olan el sıkışma krizi sahnesi Tarantino’nun kalitesini açık bir şekilde gösterir nitelikte. Ayrıca köle pazarından elinde silahlı, istediği elbiseyi giyen ve ata binen bir zenciye dönüşen Django’nun bir an da usta bir silahşöre dönmesi ile geçen süreyi iyi işleyen Tarantino, malikanede yaşayan yine bir siyahi Stephen (Samuel L. Jackson) karakteri ile de zenci olayının bir diğer tarafını büyük bir ustalıkla işliyor. Django ile aynı ırktan olmasına rağmen köleliği şaşırtıcı derecede savunan Stephen, bir insanın ne kadar küçülebileceğinin en iyi örneklerinden biri. Kendini ve kendi ırkını aşağılamaktan zevk duyan bir karakter olan Stephen, kısaca kendi çıkarları uğruna Calvin Candie (çünkü Candie onun rahatlığının anahtarı) hariç herkesi satabilecek yapıda. Öte yandan, Django ise içine kapanık bir karakter olmasından ötürü seyirciye Candie veya Schultz kadar bir şey sunamıyor. Zaten son yarım saatinde gücünü aksiyondan ve abartı şiddet görüntülerinden almaya çalışan film, sırtını da biraz klişelere vermekten kaçınmayarak gücünü ne yazık ki kaybediyor. Bunların yanında özellikle klu klux klanının nasıl ortaya çıktığının anlatıldığı sahne gerçekten gülmekten çok eğleneceğiniz bir sahne olarak karşımıza çıkıyor. Gerçekten yönetmen bu sahnede klanın ne kadar gereksiz ve saçma olduğunu bir kenara bırakarak, klan üyeleriyle resmen alay ederek onlara ağzının payını vermiş oluyor!
Filmin Orijinal Müziklerini mutlaka dinlemenizi öneririm, gerçekten açılıştaki müzikle beraber kaliteli ezgilerin bizlerle film boyunca eşlik edeceğini anlıyor insan. “Freedom”, “100 Black Coffins“, “Who Did That to You?”, “Ancora Qui” adlarıyla youtube gibi sitelerde bulabileceğiniz şarkıları siz de beğeneceksinizdir.
Filmin senaryosu ve kamera arkası çok güçlü; oyuncularda birbirinden ünlü olunca izlenesi bir film karşımıza çıkıyor. İMDB listelerini alt üst eden film, belki de yönetmeni ve oyuncuları bu kadar ünlü olmasa basit bir film gibi gözükebilirdi ama öyle olmadı. Yine de bu sefer filmin yıldızı Christoph Waltz. Ve yine filmin sonunda aynı ana fikir beliriyor: Dişe diş, kana kan, intikam intikam… Gereksiz son yarım saati olmasaydı belki de bir başyapıt karşımızda olacaktı ama yine de yönetmenin uzun zaman sonra çektiği en iyi film olarak zincirsiz karşımıza çıkıyor ve benden 7 puan alıyor.
Western tarzını seviyorsanız, mutlaka izleyin.
Yönetmeni seviyorsanız izleyin.
Oyuncu kadrosunu seviyorsanız izleyin.
Yani mutlaka izleyin. :)
İyi seyirler.