2010’un en iyi animasyonlarından biri olan Ejderhanı Nasıl Eğitirsin’in devam filminde yönetmen ve senarist ekibinde yer alan Dean DeBlois bu kez işi tek başına yürütüyor. Ejderhanı Nasıl Eğitirsin animasyon filmi ilk çıktığında herkesi şaşırtmış, hemen hemen her izleyenin beğenisi kazanmış ve serinin devamının geleceği açıklandığında ise sinema severler tarafından mutlulukla karşılanmıştı. Serinin devamı olan Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2 de tıpkı ilk film gibi Cressida Cowell’ın ” How to Train Your Dragon ” adlı kitap serisinden beyaz perdeye uyarlandı. İlk filmin de yönetmenlerinden biri olan Dean DeBlois, ikinci film için yapılan teklifi seri bir üçlemeye dönüşecek şartıyla kabul etmiş. Yönetmen bu filmi tasarlarken, gençlik döneminin filmlerini tekrar gözden geçirmiş ve Star Wars: Episode V – The Empire Strikes Back filminden ilham almış, böylelikle senaryoyu çok daha kapsamlı bir şekle sokuyor. Zaten filmi izledikten sonra iki film arasındaki benzerlikleri göreceksiniz ( iki filmi izleyenler). Hikaye yapısı Empire’ı o kadar hatırlatıyor ki, Hiccup’un ailesi hakkında bir sürpriz bile var…
Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2 da; Hiccup ve Toothless’ın Berk adasındaki ejderhaları ve vikingleri bir araya getirmesinin üstünden beş yıl geçmiştir. Artık köyde ejderha yarışmaları yapılmakta ve halk mutlu yaşamaktadır; fakat çılgın ve meraklı gençlerin yaptıkları maceralı bir gezide gizli bir buz mağarası keşfederler. Burası, Dragon Rider’ın evidir. Dragon’un hain planları vardır ve bunların gerçekleşmemesi için, gelecekleri için savaşmaları gerekmektedir. Hiccup ve Toothless, insanların ve ejderhaların geleceğini korumak için ancak beraber hareket ederlerse başarılı olabileceklerini anlarlar. Artık, inandıkları şeyler için bir arada olup ayakta durma zamanıdır.
İlk filmimizde farklılıkların güzel olduğunu ve her şeyin sevgiyle aşılabileceğini öğrenmiştik, ikinci filmimiz ise işin içine daha fazla komedi ve çok fazla duygusal olay katıp işi biraz dramatize ediyor. Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2, epik bir animasyon havasındaydı. Bütün sahneler görkemli ve dur durak bilmeyen bir tempo içerisinde oluşturulmuş iken sadece annenin hikayesi hiç tatmin etmedi: çok fazla zorlama içeriyordu ama yine de sırıtmadı. Özellikle ejderha yarışının yapıldığı sahnelerde, filme kendinizi hemen adapte ediyorsunuz: Berke adasını tekrar uzaktan görmek ve içinde dolaşmak duygusu ile kaplanınca: koltuklarınıza yapışıyor ve belki de ağzı açık bir şekilde filmi izliyorsunuz. Ejderhaların uçuş sahneleri süper; Dişsiz’e de bayılıyorum: Çok tatlı ve akıllı. Komik hareketleri ile insanı kıskandırıyor neredeyse… Hani köpek ve kedisi olanlar bu duyguyu daha iyi anlayacaklardır, eminim. Astrid ise her zamanki gibi çok güzel, cesur ve akıllı. Filmdeki bayan karakter eksikliğini hissettirmiyor. Yönetmenin ilkine oranla küçük izleyicilere yönelik mesajların dozunu arttırdığı ve güldürü malzemelerini çok iyi seçemediği için film bazı noktalarda çocuksu kaçabiliyor. Yine de genel olarak baktığımızda yönetmenin müthiş işçiliği sayesinde görsellik, kurgu, diyaloglar ile güzel bir film izliyoruz. Dreamworks animasyon stüdyosu bu filmle birlikte Premo ve Torch adı verilen yeni bir tekniği de ilk defa kullanmış oldu: bu programlar yardımıyla özellikle de yüz ifadelerinin ve deri yapısının daha gerçekçi olması sağlandı.
Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2 her yaştan seyirciye hitap eden ve onlara güzel bir eğlence sunan yapısıyla kendini yine sevdiriyor. Özellikle ilk bölümün hayranıysanız kaçırmayın. Serinin devamının 2016 yılında beyaz perde de olacağını, senaryonun yazımına ise şimdiden başlanıldığını ise ekleyeyim.
İyi seyirler.