1. Anasayfa
  2. Sine Kritikler

Sinekritik: Hitler – Kötülüğün Yükselişi


2

Uzun zamandır bir dizi izleyemiyordum; zaten TV lerdeki gereksiz aşk-ı memnu vb. türü dizileri yüzünden TV’den de soğumuştum, sadece Ezel’i izliyordum fakat bu tip kaliteli bir diziye ihtiyacım vardı açıkcası…

Dizi, TV için çekilmiş… Altyazılı olarak izlediğim dizide tanıdık yüzlerde görmek iyi bir haberdi; seyir açısından zamanın şartlarını çok güzel yansıtmışlar diyebilirim.

Dizi, Hitler’in hitler oluşunu hayretler içinde bize gösteriyor aslında; hitler’in idealist tavrı bir çok kişiyi bu filmde etkileyebilir olumlu yönde belki de fakat yaptığı canilikler tekrar onun hakkında ” kötü ” düşünmenize sebebiyet verebilir. Fakat filmde bunları neden yaptığını az – çok anlayabiliyoruz: idealleri için önüne çıkan tüm engelleri yıkmasını bilen bir dik duruşlu, hitap yeteneği kuvvetli bir hitler çıkıyor karşımıza dizi de…

Dizinin başlangıç kısmı en çok sevdiğim kısım oldu, çünkü bir insanın hayatını anlatırken gençliğinde yaşadıkları çok önemli yer tutar. Küçükten itibaren adam öldürmeye meyilli biri gibi sunulsa da hitler’in gençliğini takip edip, onun ileri de nasıl bir insan olacağını adım adım seyretmek hakkında daha kesin ve doğru düşüncelere sahip olmamıza neden oldu.

Dizi başlarken ekranlarda beliren cümleyi ise aynen paylaşmak istiyorum: ” Kötülüğün zaferi için gereken tek şey iyi insanların bir şey yapmamasıdır. ” hakkında çok konuşulabilecek bir cümle olsa da ; filmin ” yanlı ” yapıldığı izlenimi uyandırdı ben de. Zaten dizi ABD yapımı…

Hitler… Bir döneme çok büyük etkiler yapmış bir lider; lider olana kadar geçirdiklerini, aştığı engelleri, başarılarını ve yaptıklarını takip ederken hayretler içinde kalıyoruz… Aşırı milliyetçiliği nedeniyle münih’e gelmesi, orada askeriyeye katılması, katıldığı savaşta ” caniliği, psikopatlığı ” yüzünden ölümden dönmesi… İzlerken, karşımızda hitler’in hayatı akıyor belki de; yaşanmış olaylar… Şaşırıyorsunuz… Bir barda insanlara konuşma yaparken dinlenmemesi üzerine verdiği tepki, belki de hayatının hamlesi olmuştur. İşte büyük insan böyle olunuyor dedim o sıra…

Dizi ilerledikçe, Hitler‘de oluşan yahudi düşmanlığının kaynağını öğrenmeye başlıyoruz. belki de yersiz bir düşünce içinde ama bu düşüncesini çürütecek her hangi bir olayla karşılaşmıyor; yahudilerin ülkelerinin savaştan mağlup ayrılmasında başrol oynadıklarını düşünüyor ve aşırı milliyetçi düşünce de olduğundan onların kendi aralarında kalmalarını istemiyor… Fakat istediklerini yerine getirmesi için basamakları sırayla aşması ve doğru zamanda doğru kararlar vermesi gerektiğinin farkında olarak ilerliyor; yani çok zeki… Aldığı kararlar, yaptığı hamleler…

Yanlış anlamayın, hitler’e hayranlık duymuyorum; her ne kadar yahudiler konusundaki zamane düşüncelerinde haklı olsa da bu onların yerine masum yahudileri katletmesini gerektirmez.

Oyunculuklardan bahsetmek gerekirse; hitler karakterini oynayan Robert Carlyle gerçekten muhteşem bir oyunculuk sergiledi. Hitler’in tüm hareketlerini, o eski siyah beyaz filmlerde izlediğimiz kadarıyla başarılı bir şekilde yerine getirdi.

Yenilgiyi kesinlikle kabul etmeyen idealist hitler, ülkeyi yönetmen için iki önemli araç olduğunun farkındadır: ordu ve medya… Bunları yaparken hitap yeteneği ile tüm almanyayı nasıl hipnotize ettiğine şahit olurken, dedikodu ile yayılan düşüncelerine paralel olarak medyanın da onu desteklemesi neticesinde elde ettiği başarıları; yaptığı siyasi hamlelerle taclandırması: gerçekten büyük bir zeka ürünü olsa gerek… Her zaman piyon olarak birini kullanması ve gerektiğinde en sadık adamından bile vazgeçmesi idealist olmasının bir göstergesiydi belki de…

Dizi de medyanın önemi konusuna çok değinildi gibi geldi bana… Tabii ki bu kadar etkili insanın yanlışları üzerinde de duruldu: örneğin kadınlarla olan ilişkileri… Tarihi bir çok bilgi barındıran dizi de son bölüm özellikle belgesel tadında ilerledi diyebilirim. Mekan tasarımı, zamana uygun tasarlandı bana göre; her ne kadar o dönemde yaşamasak da… :)

Dizi de basit ve sıradan bir alman gencinin önce Almanya’yı sonra tüm Avrupa’yı etkisi altına alması işleniyor; tabii ki bu liderin karizması, hitap yeteneği, zekası, ikna yeteneği üzerinde sıkça durularak…

hitler hakkında bildiklerinizi unutun, bu diziyi izleyin ve sonrasında tekrar hitler’i eleştirmeye çalışın; bir şeylerin değiştiğinin farkına siz de varacaksınız…

10 üzerinden 7 puan.

İyi seyirler.

  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 0
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (2)

  1. Mehilli değil, meyilli yazılır. Bir yerde olmassa yazmışsınız o olmazsadır. Böyle şeylere dikkat etseniz daha hoş olur sanki.

    Dizi de medyanın önemi konusuna çok değinildi gibi geldi bana…

    Bu kısımda ise “de” eki ayrı yazılmaz, aynı yanlışı altta yeniden yapmışsınız.

    “piskopatlığı ” değil, psikopatlığıdır ayrıca o.

    Eğer bir şeyler yazacaksanız lütfen dikkatli olun, çok basit görünen ama insanı yazıdan soğutan hatalar yapıyorsunuz.

  2. Haklı olduğunuzu belirtmekle beraber; blog yazdığımı ve dergi/kitap çıkarmadığımı söylemek isterim. Fakat elimden geldiğince dikkat etmeye çalıştığım dan bu tip hatalar olduğunu da eklemeliyim.

    Kelimelere değil de genele baksak, anlatmak istediğime, anlatmaya çalıştığıma… :) Çok mu şey isterim?

    Yine de eleştirilerinizi dikkate alıp, bundan sonra ki yazılarımda dikkatli olacağımı bilmenizi isterim. Saygılar, teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir