Sinekritik: Karakomik Filmler İki Arada ve Kaçamak
  1. Anasayfa
  2. Sine Kritikler

Sinekritik: Karakomik Filmler İki Arada ve Kaçamak

1

Cem Yılmaz denince ülkemizde akla ilk gelen şey: komedi. Yani bunu artık Cem Yılmaz da kabullenmeli, ben farklı şeyler yapabilirim diye kendini yırtmasına da gerek yok. İzleyici bunu kabullenmiş ve sana ona göre tepki veriyor zaten: bunu anlamak için attığı tweetlerine de bakabilir Cem Yılmaz. Komedi dışında bir şey yazınca, tepki görüyorsun. Olay çok basit. Karakomik filmler de bu düzlemde değerlendirilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Bundan 10 – 15 yıl önce yazıldığı söylenen bir senaryosu ile sinemada bilet krizi sonrası yer bulan Karakomik Filmler – 2 Arada ve Kaçamak filmlerini gelin birlikte değerlendirelim.

Ünlü komendyen tiltini bu filmler için kullanabilir miyiz? Bence hayır. Oyuncu ve yapımcı diyelim ona: Cem Yılmaz’ın iki film birden film projesi “Karakomik Filmler” Kaçamak ve 2 Arada adında iki yapımdan oluşuyor. “Kaçamak” adlı yaklaşık 1 saat süren ikinci yapımda; eşlerine yalan söyleyip lüks bir otelde bir haftasonu geçirmeye planlayan erkeklerin bulundukları yerin yakınına dünya dışı yaratıkların iniş yapması ile karışan minik tatilleri anlatılıyor. İlk film olan “2 Arada” da yaklaşık 55 dakikalık süresiyle arabalı vapurda çalışan Metin isimli dişleri sorunlu bir karakterin iş sahibinin değişecek olması nedeniyle iş arkadaşlarıyla arasında yaşanan hikayesini anlatıyor.

Sinekritik: Karakomik Filmler – 2 Arada ve Kaçamak

Karakomik Filmler İki Arada
Karakomik Filmler İki Arada

Maalesef ülkemizde sinema kültürü henüz oluşmamış; bunu Recep İvedik gibi bir yapımın en çok izlenen film olmasından anlayabiliriz. Çok güzel bir örnektir kendisi… Bu durum ne yazık ki sadece Şahan için geçerli değil; ülkemizde “Cem Yılmaz ne yapsa izlerim, kendisi Türkiye’de mizahta 1 numaradır” diye düşünen izleyiciler olduğundan, bu tip yapımlar sinemada yayınlandığında beklenti de yüksek oluyor. Bu iki yapımın türlerini irdelediğimizde sadece komedi değil, dram filmini de oynarım diyor adeta Cem Yılmaz. Ancak bir şeyler eksik.

Filmi izlemeden önce, Cem Yılmaz’ın yorumlarını, filmle alakalı röportajlarını ve gelen eleştirilere verdiği cevapları da okudum/izledim. Cem Yılmaz’a göre kendisi farklı bir şeyler deniyor, eyv. Ancak ona göre mizah konusunda en iyisi, en zekisi, en bileni kendisi ve en iyi filmde kendi yaptıkları! Yani, hareketler bu şekilde… Cem Yılmaz alıyor arkasına KOÇ Grubunu – bu filminde de bol bol Arçelik reklamı var – para tamam, değişmeyen oyuncu kadrosu tamam, geriye ne kaldı? Senaryo. Onu nasıl buluyor dersiniz? “Aklımda hafta sonu zamparalığa giden dört beş adamın uzaylılarla karşılaştığı bir hikaye var hadi bunu bir saatlik bir film yapalım” diyerek yola çıkılmaz. (Ne yazık ki filmi izledikten sonra öyle yaptığını kanısına varan çok kişi vardır, eminim) Keşke hikayeler bu kadar silik kalmasa, güçlendirilip bir şeye benzetilebilseydi.

Böyle bir durumda ortada bir sinema filmi için her şey mevcut oluyor ama bu şekilde bir emek tasarrufu oluyor, çünkü sonucu hep beraber gördük: beklenen ilgiyi göremedi. Aslında bu filmler rekorlarda kırabilir ama bu kadroyla değil: Engin günaydın, Binnur kaya, Rasim öztekin gibi oyuncuları koy, oynat bakalım. Tabi sağlam bir senaryoda gerekli. Ama boşa anlatıyoruz çünkü Cem’e göre memleketin en iyi aktorü Ozan Güven, ona görede Cem Yılmaz doğuştan bir aktör. Tabi, yersen!

Karakomik Filmler Kaçamak
Karakomik Filmler Kaçamak

Karakomik filmlerinin ilki olan İki arada yer alan “Ayzek” karakteri Yılmaz’ın oluşturduğu, bir nebze olsun hatırlanacak figürlerden biri olsa da serinin ikinci filmi olan Kaçamak’taki “Alpay” karakteri başta olmak üzere oluşturulan diğer karakterler ilgi çekici olmaktan oldukça uzak ve unutulacak. Kaçamak filminde her ne kadar “Indipendice Day” başta olmak üzere “Arrival” filmine göndermeler yer alsa da açıkçası Cem Yılmaz’ın yaş sendromu nedeniyle ortaya çıkardığı bir film olduğunu düşündüğüm bir yapım olmuş diyebilirim. Kendi kendiyle eğlenmiş aslında. Çok fazla kolaya kaçılmış verilen emeğe, paraya, hazırlanan uzay aracı, uzaylı prodüksiyonuna yazık olmuş diyebilirim. (Kaçamak bu açıdan bakıldığında, ÇGHB’da skeç olabilecek tarzda, basit, sıradan bir senaryo)

Bu arada: Kaçamak filminde yayınlanan “Her şey güzel olacak” repliği izleyicilerin dikkatini çekmiştir. Belki “siyasi bir mesaj” için bunu kullanması, izleyici kitlesi açısından genel olarak iyi olsa da; kullanmış olduğu film düşünüldüğünde aslında hiç olmayacak bir dilek gibi gözükmüyor mu? Yani Cem, bunu eklerken sırıtmıştır ama aslında olan tam tersi. İlginç bir tercih.

İki filmi mekan-kostüm tasarımı, yönetmenlik, özel efekt gibi teknik açılardan değerlendirdiğimizde aynı zamanda yönetmen koltuğunda oturan Cem Yılmaz’ı başarılı bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim: ilk filmdeki oyunculuğu da gerçekten güzeldi, zaten iyi bir oyuncu bana göre de ama hataları / eksileri hep devam ettirmedeki inadını anlamıyorum. Örneğin gerek rollerinde gerekse standup gösterilerinin önemli bir bölümünde yıllardır hep aynı şive/taklitle konuşmayı bıraksa diyorum? veya tüm yapımlarına sürekli aynı kadroyu dahil ediyor. Bunlar yetmezmiş gibi Can Yılmaz da kadrolu oyuncu oldu, çıktı. Emek var muhakkak ama bu durum artık izleyici açısından itici görülüyor. Cem artık iki elini başına koysun ve düşünsün, sinema filmi üç beş kişiyle yapılacak bir iş değil. (yabancı ünlülere özeniyor belki ama sinemada farklı bir şeyler denemek isteyen – istediğini söyleyen biri için çok standart bir duruş ve kopya bir hamle değil mi?) Buradaki 3 – 5 den kastımı anladınız.

Yinede bir izleyici olarak asla Recep ivedik filmlerinin rekor kırdığı bir ülkede Cem Yılmaz’ı yerden yere vurma niyetim olamaz, kimsenin de olmamalı. Çünkü Cem, gerçekten bu işe emek veriyor aslında – hatalı gidişatı olsa bile – Daha önce denenmeyenleri deniyor, bu yapımda olduğu gibi (Daha önce tek seans – iki film veren var mıydı?) Ancak yinede bu yapım sinemada beklediği karşılığı alamadı, bunun sebebi seyircinin Cem Yılmaz’a duyduğu kin mi, politik sebepler mi (Çünkü Cem Yılmaz attığı siyasi twitler ile kitlesini böldü, o yüzden filme gitmeyin etkinlikleri yapanlar, kötüleyenler yüzünden kafalar karışıktı, gerçekten kötü bir film mi vardı ortada yoksa gerçekten siyasetin kör edici atmosferi yüzünden mi böyle söylüyordu insanlar…) bence hiçbiri değil. Aslında olay basit: Cem Yılmaz artık aklına gelen her fikre film yapmayı bırakmalı.

Sonuç olarak ortada emek var, iki adet yapım var, ben ilkini, ikincisine nazaran daha çok beğendim. Çünkü bugün herhangi bir iş yerinde de benzer durumlarla, vesveselerle karşılaşmıyor muyuz? Bir anlık sinir, nelere mal oluyor. Ancak bir izleyici olarak sormam gerekiyor: eğer bu filmleri Cem Yılmaz yapmamış olsaydı acaba kaç kişi bu filmle ilgili iyi yorumlar yapardı? Özete gelirsek İki arada iyi veya kötü kendini izlettiriyor ama kaçamak filmi “Bunu Cem Yılmaz yapmaz” dedirtecek kadar kötü. Yine de Cem filmini beğenmeyenleri küçümseyip, aklınca dalga geçse de, zorla mı beğenelim kardeş? Cem Yılmaz’ın magazin haberleri, bu filmlerden daha çok ilgi çekmiştir eminim.

Daha çok ekmek yemen lazım, eleştirilere kulak kabartman lazım, kendine çekidüzen vermen lazım. İşte o zaman sinemaya olan saygın, emeğin, kaliten ile başarılı işler yapacaksın, eminim.

  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 3
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. Çok kapsamlı, sağlam bir yorum olmuş.
    Bir filmin yapımcısı, senaristi, oyuncusu aynı kişi olursa bu tarz yaklaşımlar bir kaç film sonra biter. Çağan Irmak’ta da aynı sorun olmuştu. Filmlerinin senaryosu genelde kendi yazıyordu.
    Film, kelimenin tam anlamıyla “ekip” işidir. Farklı ekiplerle yeni yaklaşımlar yakalamak mümkün olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir