Bir aksiyon filminde eğer sıradan bir konu işlenecekse; yıldız oyuncularla dolu bir kadro ile başarıya yakın bir çalışma yapma şansın doğuyor. Buna örnek teşkil eden filmin ismi iddaalı, kadrosu iddaalı; fakat filmdeki karakterlerle oyuncu seçimleri bence Jason dışında başarısız diyebilirim. Dönem şartlarına uygun, bu karakterlerin yapısını daha iyi yansıtacak değişik yüz seçimlerinden yararlanabilirdi fakat sanırım yönetmen tercihlerini bu yönde yapmış…
Yönetmen dedim de; başarılı bir grafik çizdiğini söyleyemem. Standartların ve klasik çekimlerin dışına çıkmadan ve belki de bazı sahnelerde ‘tasarruf’ yaparak filme katkıdan çok eksi puan verdirtti: müzikler konusunda ise tamamen başarısız seçimlerde bulundu. Baştan sona Jason ile kamera haşır neşir oldu ve onu takip edip durduk. Zaten filmi izlenir kılan da oydu; ve bir de tabii ki 3 defa ‘artık burada film bitmeli’ dedirten senaryosu…
Umman… Arabistan yarımadası… Petrol… Büyük güçlerin oyunları… Gerçek olayları dile getiren bie SAS komandosu tarafından yazılmış bir kitap üzerinden senaryolaştırıp ekranlara gelen film; kitap düzeyinde devletlerin bir çoğundan ‘onay’ almasa da film düzeyinde devletler tarafından ne tür eleştiriler aldığını bilmiyorum: fakat sinemaya yansıtma babında, senaryo açısından başarılı bir çalışma yapıldığını söyleyebilirim. Demek ki o dönemlerde ummanda yaşanan bir çok olay sinemaya aktarılabilir. :) Konu sıkıntısı çeken hollywood için bir kurtuluş reçetesi olabilir.
Para karşılığı bir çok suikastın yapıldığı arap yarımadası ve afrika kıtasında görev alan ajanlardan biri olan Danny ( Jason ) son görevinden sonra – ki bu görevin öncesi, kaynağı vs. filmde anlatılmıyor. Sadece bir çocuk sahnesi var ki; filme duygusallık katmak için ve Dannye sebep yaratmak için oluşturulmuş bir şey gibi durduğu çok belli – artık bu adam öldürme işinden ayrılmıştır ama ansızın gelen bir mektup onu tekrar sahalara dönmek zorunda bırakmıştır. Öncesini araştırmadan; arkadaşını kurtarmak adına sıradaki görevi kabul eder ve bu sırada uyandırmaması gerekenleri uyandırır: SAS komandoları! Görevini başarıyla bitirse de arka planda görmediği bazı gerçekler onu hiç beklemediği anda kurtarır; işini yine bitirir ama karşısına çıkan bir başka ajanın sürekli takibindedir….
Film; elindeki çantayı her gittiği yere götüren ama oradan çıkarken ortalıkta gözükmeyen çantanın sürekli dikkatimi çekmesiyle devam etti… Ve bir çok sahnede yönetmen eksikliklerle gözüme çarptı: mesela arabada 3 kişi varken bir başka çekimde arabadaki 2 kişinin olmaması, araba ile takip sahnelerinde çok fazla kamera dönüşleri yapması neticesinde bir çok açıdan eksikliklerin olması, çok hızlı ilerleyen senaryoya çekilen sahnelerin ayak uyduramaması…. Bir aksiyon filmi izledik diyebiliriz ama hangi sahne de çok fazla heyecan duyduk ki? Arabaları hızlıca geçti, kısa dövüş sahneleri, bir türlü vurulamayan rakipler veya başrol oyuncuları, anlık tepkiler, nereden çıktığı belli olmayan bıçaklar…. 1980 li yıllarda geçen filmdeki üstün teknoloji haberleşme araçları!!…
Evet…
Senaryo güçlüydü…
Zamane şartları; özellikle araçlar konusunda iyiydi diyebilirim.
Ama ekrana yansıtmak konusunda yönetmen gerçekten başarısızdı bana göre ya da şöyle söyleyeyim: amatör bir yönetmen bile bunları yapabilirdi. Bir katkısı olmadı yani… Oyuncu seçimleri de bana göre yanlıştı. Robert D. Niro ve Clive Owen gibi güçlü 2 oyuncu bence bu rollerin adamı değillerdi. Clive Owen bu tür filmlerde bana çok zorlama oyuncu tiplemesi olarak geliyor… Ve tabii ki; filme aksiyon dışında aşkta sığdıran ve bir bölümden sonra Dannynin hayatta kalmasına sebep olan bayan karakterimiz de çok güzeldi; özellikle ata bindiği sahnede ve Fransadaki evde dışarıyı izlerken ki sahnede benim nefes alışlarım değişti. :) Sizi bilemeyeceğim…
Benim puanım 10 üzerinden 6,5. Jason hayranları mutlaka izlesin yine de ama fazla bir şey de beklemeyin derim. Kadronun gücü altında ezilen bir yapım olarak karşımıza çıktığını da söyleyeyim.
İyi seyirler.