Klasik Uyuyan Güzel masalına hiç kötünün tarafından bakmayı denediniz mi? Herkesin bildiği klasik masalları yeniden yorumlama fikri ilk olarak bir çok masalın ilk yazarı da olan Disney’den çıkmıştı. Malefiz (Maleficent) de çocuk masallarının en bilinenlerinden ‘Uyuyan Güzel’in farklı bir açıdan bakılmasıyla ortaya çıkmış bir disney filmi. Grimm Kardeşler’in meşhur Uyuyan Güzel masalına bu kez ters açıdan bakan film, merkeze hikayenin kötü karakteri olan Malefiz’i koyuyor. Malefiz’i ise Angelina Jolie canlandırıyor. Angelia Jolie gerçek hayatında da Malefiz gibi bir kahraman: öz çocukları varken Afrika’nın öksüz çocuklarını evlatlık olarak alıp bağrına basabiliyorsa o ayakta alkışlanacak bir kahraman demektir; varlığı filme ayrı bir güzellik katmış. Daha önce iki Oscar ödülü almış yapım tasarımcısı Robert Stromberg’in (Avatar ve Alice Harikalar Diyarında) ilk yönetmenlik deneyimini de bu film ile gerçekleştirmiş oluyor. Yüksek bütçeli filmin oyuncu kadrosunda yer alan Elle Fanning, Juno Temple, Sharlto Copley, Imelda Staunton gibi isimler Disney’in çizgi filminde yer alan karakterlere benzerlikleri nedeniyle seçilmiş. Filmin 2014 yılında vizyona girmesinin sebebi, Uyuyan Güzel’i lanetleyen Malefiz’in karakter olarak oluşturuluşunun 55. yıl dönümü olmasıdır.
Aslında bildiğimiz masalların hiç birinin orijinali, çocukken öğrendiğimiz gibi değil. Avrupa’da orta çağ zamanlarında, gece vakti ateş etrafındaki sohbetlerde anlatılan klasik masallar hiç de masum değilmiş: farklı yörelerde, farklı şekilde anlatılan masallar Grimm kardeşler tarafından derlenip daha sonra çocuklara yönelik olarak kitaplaştırılınca şimdiki halini almış diye biliyorum. Yani zaman içerisinde de masalların yeniden yorumlandığı açık! Bildiğim kadarıyla ilk yeniden uyarlama masal filmi Alice in Wonderland’dı. O film, bu tarz “yeniden uyarlama” filmler için bir başlangıç olmuştu; ondan sonra bu furya daha da genişledi: sonrasında Marvel gibi stüdyolar da kendi çizgi karakterlerini sinemaya aktarmaya başladılar. Daha önce çizgi film halinde izlediğimiz bu karakterleri, ete kemiğe bürünmüş halde ekranda izlemek ayrı bir sinemasal tat oluşturuyordu. İşte bu karakterler içerisinde özellikle genç kızların en çok bildiği masal Uyuyan Güzel’e aitti ve artık klişeleşen bir mutlu sonla bitiyordu: yakışıklı prens öper ve güzel kız uyanır… Genç kuşakların beynini yıkayan, arka planda farklı mesajlar içerdiğini düşündüğüm ve aşk, sevgi, öpücük gibi kavramları, yaşları küçük çocukların izlemesinin anlamsız ve tehlikeli olduğunu; kötülük, hırs ve güç gibi olumsuz kavramları içinde barındıran filmlerin çocuklar tarafından izlenmesine karşı olduğumu bildiğim için: yazıma, yetişkin izleyicilerin bakış açısından devam edeceğim.
Filmin konusuna değinirsek; Uyuyan Güzel, Disney’in en önemli prenseslerinden biri fakat bu film Aurora’nın değil de kötü cadımız Maleficent’ın gözünden anlatılıyor. Barışçıl bir orman krallığında büyüdüğü için huzurlu bir hayata sahip olan Malefiz, görkemli siyah kanatlara sahip güzel, saf ve genç bir kadındır: ta ki bir zamanlar inandığı ve sevdiği adam olan Stephan tarafından acımasız bir ihanete uğrayınca o saf kalbi taşa dönüşür. Aurora’yı 100 yıllık bir ölüme mahkum etmesi de tüm bu çektiği acıların sonucudur. Fakat Aurora büyüdükçe, Malefiz ona karşı bir sevgi beslemeye başlar ve onun gerçek barışı sağlayacak yegane anahtar olduğunu fark eder.
Malefiz’in uğradığı ihanet sonrası içindeki sevginin aniden intikam hırsına dönüşmesinin nedenlerini açıklığa kavuşturarak ‘hiç kimse dünyaya kötü olarak gelmez’ demesi ve ” Bu dünyada kötülük var ve seni koruyamam ” diye itirafta bulunması: film içerisindeki iki anlamlı mesaj olarak dikkat çekiyor. Sevgi ve gerçek aşk kavramlarını modern bir bakış açısıyla ele alıp, vasat görünen hikayeyi anlamlı kılacak bu mesajların ana teması olarak kullanıyor. Film; görkemli atmosferi, renkli metni ve fena olmayan oyunculuk performanslarıyla iyi bir eğlencelik olmayı başarıyor. Elle Fanning, Aurora’yı mükemmel canlandırdı: o saf ve masum güzelliği görülmeye değerdi bence. Gülüşü mükemmel! Maleficent’ın daimi yardımcısı Diaval’ı da çok sevdim: aslında onu daha ön planda görmek güzel olurdu. Malefiz karakteri ile Jolie mükemmeldi; güldüğü, şeytani olduğu, ağladığı sahneler ile filmi bizzat kendi sırtlamayı başarıyor. Herkesten daha merhametli, herkesten daha kahraman ve daha insan olduğunu görünce (tabii bir de çok güzel) ‘kötü kalpli cadı’ olarak tanıdığımız Malefiz’e çarpılıyorsunuz. Efektler, yaratıklar, mekanlar ile film başarılıydı; müzikler konusunda ise bir ayrıntı vermek istiyorum: Filmde, Uyuyan Güzel’in 1959 lında çekilmiş versiyonunda duyduğumuz Once Upon A Dream’i bu kez Lana Del Rey seslendiriyor. Del Rey’in şarkıyı söylemesini de Malefiz’i canlandıran Angelina Jolie özellikle istemiş. Bunun yanında 1959 yılında çekilen filmde yer alan şato tamamen yeniden kurulmuş! Hikayenin anlatılış hızından kaynaklı ufak kopukluklar yaşansa da, bazı yerlerde ‘hadi sihrini şimdi kullansana bee’ dedirtse de; kendi içindeki tutarlılığını ve izlenirliği olabildiğince koruyor. Kısaca hoş bir aile filmi olarak uygun bir seçim olmayı başarıyor.
Hadi masala bir de kötünün gözünden bakalım dedik ama her ne kadar kötünün gözünden bakıyor olsak ve kötü karakter çok karizmatik ve güzel olsa da, filmin konusu sizi sarmıyorsa ve içinde çelişkiler ve kopukluklar barındırıyorsa bir eksiklik her zaman hissediyorsunuz. Yine de fantastik türünü sevenlere ve Disney hayranlarına öneriyorum. Küçük böcek!ler büyüyene kadar uzak dursun ama!
İyi seyirler.