Minyonları Çılgın Hırsız serisi ile çok sevdik diyebiliriz. Minyonlar adlı film ise bu küçük sarı şeylerin tarihte nasıl var olduklarını anlatan belgesel havasında geçen ve sona doğru bilim kurgu komedilerinden sahneler ile karşımıza çıkan bir yapım olmuş. Filmin yönetmenliğini Pierre Coffin ile Kyle Balda birlikte yaparken senaristliğini Brian Lynch yaptı. Yönetmen Pierre Coffin’in filmdeki 899 minyonun sesini tek başına seslendirdiğini söyleyerek, azmi yüzünden tebrik etmek lazım! Seslendirme kadrosunda yer alan diğer isimler ise Sandra Bullock, Jon Hamm, Michael Keaton, Allison Janney, Geoffrey Rush, Steve Carell gibi yıldız oyuncular olarak göze çarpıyor. FilminTürkçe seslendirme ekibinde ise Beren Saat – Kenan Doğulu çifti de yer alıyor.
Minyonlar hakkında konuşmadan önce bu film hakkında bazı olumsuz eleştirileri de aktarmak gerek. Filmin bir illuminati ürünü olduğunu iddaa edenler çoğunlukta: buna tek gözlü minyonları da kanıt olarak gösteriyorlar. Şunu belirteyim: filmin yapımcı şirketinin ismi de illuminati! Hani biraz zorlarsak minyonları illuminati’ye ve hatta yahudilere entegre edebiliriz. Ama buna gerek yok: yine de filmin çocukların üstünde olumsuz etkiler oluşturacağı bir gerçek. ‘Kötülere, kötülüğe hizmet etmek’ güzel bir şeymiş gibi, eğlenceli bir şekilde anlatılıyor da film ondan böyle söylüyorum. Bu arada aklımdayken: Minyonlar filminde ‘para para para’ sözüyle tanıdığımız Napolyon’un da kötü bir efendi olarak lanse edilmesi ilginç bulduğum sahnelerden biriydi. Minyonların, yahudiler gibi yollara düşmesi, sürekli peygamber gelen insanlar gibi farklı insanların denenmesi ve daha bir çok sahne… aaa bir dakika! Ben de komploculara katıldım sanırım. Filmin arka planında çok ince mesajlar içerdiği gerçek. Bir kaç kez izledikten sonra gerçekler ortaya çıkacaktır. Ama bu kadar ciddiye almaya gerek yok değil mi? Sonuçta bir animasyon film! Kahrolsun amerikan sinema endüstrisi üzerinden tüm dünyaya ince mesajlar göndermeye çalışan insanlar!
Minyonlar filminin konusuna dönersek: Tarihin başlangıcından beri var olan minyonların tek amacı kötü bir efendiye hizmet etmek olsa gerek. Bunun için dinazorlardan, ilk insana, Firavun’dan Napolyon’a ve Dracula’ya kadar bir çok kişiyi deneseler de hepsi yok olur. Sonunda artık denemeyi bırakır ve Antartika’ya yerleşip insanlardan uzak bir yaşam kurarlar. Fakat bir süre sonra artık sıkılırlar aynı şeyleri yapmaktan: 3 kişi yola çıkarlar. Artık yeni efendilerini bulmaları gerekmektedir.
Çılgın Hırsız serisinin öncesini anlatan Minions yani Milyonlar, ülkemizde 4 Eylül 2015 tarihinde vizyona girmiş bir animasyon film. Minyonlarda küçük sarı şeylerin gayri resmi tarihte nasıl var olduklarını anlatan eğlenceli bir yapım ortaya çıkartılmaya çalışılmış. Sinema endüstrisinin sinekten yağ çıkarma tarzını oldum olası sevmemişimdir: tutulan filmin yan karakterini alıp onu daha sevimli bir şekilde pazarlamak son zamanlarda moda oldu diyebiliriz. Fakat minyonlar, tıpkı madagaskar penguenleri gibi farklı bir hayran kitlesine sahip oldu: sevildiler. Fakat içerisinde bolca subliminal mesajların yer aldığı da bir gerçek. Filmin sonuna doğru Gru’yu unutmamaları ve güzel yerde kullanmaları ise filmden sonra akılda kalan güzel bir artı. Filmde komik sahneler çok fazla yok: ama denizden çıktığı an ‘kendini çıplak’ hisseden minyonun yaptığı hareket çok güldürdü diyebilirim. Bunun dışında kahkaha attığım bir sahne olmadı. Sırıttırdı demek yeterli. O yüzden bu tip yapımların abartılması yerine tadında bırakılması gerektiğini düşündüğümü de buraya not edeyim.
Bu arada bilmeyenler için söyleyeyim: Minyonların konuştuğu dil olan “Minyonca“, İngilizce, İspanyolca, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Portekizce dillerinin karışmış bir hali. Bir çok bilim kurgu filminden alıntıların yer aldığı (Örümcek Adam, Godzilla) Minyonlar animasyon filmi, genç yaşlı herkesin izleyebileceği fakat benim çocuklara önermediğim (aslında hiç bir hollywood filmini çocuklara önermiyorum) bir eğlenceli yapım olmuş.
İyi seyirler.