Yenilmezler ( Avengers ) ve Demir Adam ( İron Man ) filmleri bize gösterdi ki; hepimiz Marvel’in uzun vadede büyük blockbuster ( Gişe hasılatı 100 milyon doları geçen filmler için kullanılan bir yabancı, sinemasal terimdir; spielberg’in Jaws serisiyle başlayan ve star wars serisiyle devam etmiştir ) planının parçalarıyız. Büyük bir hayran kitlesi olan ana kahramanlar dışında, kendisi için film yapılmasından kaçınılmayacak o kadar çok yan karakter var ki, bu büyük plan sonsuza kadar sürecek gibi gözüküyor: hayran sayfalarında yazılan yorumlara bakılırsa, talebe karşılık büyük bir arzın olacağını tahmin etmek zor değil! Bu tip blockbuster tarzı filmlerin en büyük kazancı her zaman film şirketlerine olmuştur: zaten bu tip filmlerin yapılmasındaki en büyük etken de ticari beklentidir.
Neyse; biz konumuza dönelim: Thor: Karanlık Dünya filmi serinin 2. filmi olarak karşımıza çıkıyor. İlk film o kadar iyi pazarlanamamıştı: ta ki, Thor karakteri Yenilmezler serisinde tekrar karşımıza çıkana kadar. Potansiyeli ve bilinirliği artırılarak, daha güçlü, daha aksiyon dolu ve daha büyük bir bütçe ile karşımıza çıkıyor film. Thor’un ilk yönetmeni Kenneth Branagh’dı ancak ikinci filmde yönetmen koltuğuna oturmak istemedi ve başlangıçta projenin yönetmeni Monster filmiyle tanınan Patty Jenkins olarak duyuruldu. Natalie Portman ise Jenkins’i stüdyoya öneren isimdi. Ancak Jenkins, Marvel Stüdyoları ve senaryo yazarları arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle yönetmen görevi bıraktı. Bunun üzerine Natalie Portman da Jenkins’i desteklemek için projeden ayrılmak istediğini duyurdu, ancak daha önce yaptığı kontratlar nedeniyle rolüne devam etmek durumunda kaldı. Sonrasında Alan Taylor ile anlaşıldı; Alan Taylor televizyon dünyasında oldukça tanınan bir isim. Taylor’ın daha önce yönetmenlik yaptığı işler arasında Sex and the City, The Sopranos, Mad Men, Lost, Oz ve Game of Thrones gibi önemli yapımlar yer alıyor. Filmde Chris Hemsworth, Natalie Portman, Tom Hiddleston, Anthony Hopkins, Stellan Skarsgård ve Idris Elba gibi oyuncular yer alıyor.
İlk filmde babasını hüsrana uğratan ve sonrasında yeniden çekicini eline alan Thor, Asgard’a geri dönmeye hak kazanmıştı. 9 diyarı tekrar barış içinde tutmak için çabalayan Thorun bu sefer karşısına geçmişten bir düşman çıkar. Bu büyük ve yenilmez güce karşı cesaretli duruşu aşkına karşı gösterememesi çok komik durdu diyebiirim. Thor (Chris Hemsworth) Jane Foster (Natalie Portman) aşkı ile dünyamız ve diğer uzay yaşamları arasında sürekli olarak seyahat eden film, kötülük ve süper kahraman savaşının gerekli tüm klişelerini bize yaşatarak keyifli ve seyredilebilir bir aksiyon olarak karşımıza çıkıyor. Loki karakterinde Tom Hiddleston, iyilik ve kötülük arasında sürüklenen bir ruhu, hem mimik hem de fizik oyunculuğu ile etkileyici bir şekilde canlandırıyor. Anhtony Hopkins ve Rene Russo için zaten söylenecek bir şey yok. Alan Taylor; şiirselliğin musluğunu biraz kısarak, serinin ilk filminde kusurlar barındıran aksiyona daha fazla yer vermiş. Fantastik / aksiyon sinema seyircisinin son zamanlarda tercih ettiği filmlerde aksiyona yönelmesi bu tercihte etkili olmuştur sanırım.
Thor bu filmde kendini bulmuş diyebiliriz: mimikler, konuşmalar, duruşu tam bir süper kahraman olduğunu hissettiriyor. Mesela polis ” Ondan uzak durun, çok tehlikeli ” dediğinde Thor’un ” Ben de öyle ” demesi filmin en güzel sahnelerinden biriydi. Sadece Thor’un üstüne değil de, biraz da senaryoya oynasaymışlar çok daha güzel bir film olabilirmiş. Ama olaylar o kadar hızlı gelişip, o kadar hızlı bitiyor ki ne olduğunu anlayamıyorsunuz. Bir defa Odin gibi birinin olduğu yere hiç kimse o şekilde giremez. Adam gelip ” Ben Asgard’ın kralı ve 9 diyarın koruyucusuyum ” diyecek, ama gelip karısını öldürüp kaçacaklar. Adama ” Sen önce kendi karını koru ” demezler mi? Şahsen yıldırım atmayacağını bilsem ben derim. Üstelik bunu yapan adamın peşinden tek başına gidecek kadar aptal bir kahraman var. Adam gelip tüm sarayı dağıtıyor, sen onunla savaşmaya tek başına gidiyorsun. Üstelik sağ kurtuluyorsun. Birde bunu ihanet olarak ajite etmeleri yok mu, işte buna tutuluyorum. Şu güzel efektler de olmasa bizi nasıl kandıracaksınız bilemiyorum. Neresinden tutarsan tut mantık hatalarıyla dolu bir film. Güzel efektlerle gişeye oynanmış olduğu hissi zaten belirgindi. Filmin elle tutulur tek tarafı Loki belki de; Portman bile yok denecek kadar azdı… Filmde çok az görünmesine rağmen benim aklımda en çok Loki’nin olduğu sahneler kaldı; ki finalde anlayacaksınız: film için çok önemli bir karakter kendisi. Bu adam filmde biraz daha fazla gözükürse Batman’de ki Joker gibi, ana karakterin önüne geçebilir belki de. Ki Captain Amerika şekline büründüğü sahne çok güzel sürprizdi; bunun yanında Thor’un trene bindiği sahnede ilginçti. O sahnede bir çok kadın olmak isterdi herhalde.
Çok daha güzel bir film olacakken ” Money money ille de money ” diyen yapımcılar yüzünden bir çok şeyin üzerinde durulmamış gibiydi. İzleyin ama beklentilerinizi yüksek tutmayın. Bir sey eksikti. Ne bileyim çok çabuk gelişti olaylar. Sahneler iyi bağlanmamış hissi egemendi. Filmi izlerken Yüzüklerin Efendisi ve hatta Truva filminden ( Thor’un kaya adamla olan kavgası mesela ) sahneleri çağrıştıran bölümlerin olması da kaliteyi düşürdü diyebilirim.
Ama fantastik bir filmden ne beklenir ki!
Mantık ve sinemasal anlamda bir şey aramadan; aksiyon dolu bir film izlemek istiyorsanız: tam size göre…
Benim puanım 10 üzerinden 6,5
İyi seyirler.
Beyazperde ve sinemalar.com verilerinden yararlanılmıştır.