Siyaset Sanatı, Romalı vali ve siyasetçi Quintus Tullius Cicero tarafından M.Ö. 64 yılında ağabeyi olan Marcus Cicero’nun başarılı bir seçim süreci geçirmesi için yazmış olduğu mektuplarının, çevirmen Samet Özgüler tarafından Latince aslından notlandırarak çevirdiği eserin adıdır. Elimde 2023 Mayıs tarihli 3. baskısı yer alan eserin ilk kez 2022 yılında basıldığını, kapak mizanpajının ise kitabı baskıya hazırlayan Kronik Kitap tarafından yapıldığını ekleyelim. Orijinal adı Commentariolum Petitionis olan eseri güvenilir kitap siteleri üzerinde bu yazıyı hazırladığım sıralarda yaklaşık 50 TL gibi bir fiyata satın alabiliyordunuz.
Siyaset Sanatı adlı kitabı elimize aldığımızda karşımıza yazarımız Quintus Tullius Cicero’nun ve çevirmenimizin kısa bir biyografisi geliyor. İçindekiler kısmından, çeviriye konu metinlerin 27. sayfa itibariyle başladığını, bunun dışındaki giriş, notlar, sözlükçe ve dizin kısımlarının çevirmen tarafından eklendiğini anlıyoruz. Ayrıca kitabın 27. sayfası itibariyle 83. sayfaya kadar sol tarafında Latince metnin aslı yer alırken, sağ tarafta Türkçe çevirisini okuyoruz. Daha öncesinde yazarın kısa bir biyografisi verilmesine rağmen Giriş kısmında daha ayrıntılı bir hayat hikayesini çevirmenin kaleminden takip ediyoruz.
Siyaset Sanatı Kitap İncelemesi
Aslında tarihle bir nebze içli dışlı olan kişiler Cicero dendiğinde birden fazla kişinin olabileceği ihtimali akıllarına gelmez. Ancak biraz daha düşündüklerine akıllarına gelen simanın karşılığı aslında Marcus Tullius Cicero’dur; çünkü Roma’da halk sınıfından gelmesine rağmen ve ailesinde daha önce konsül olan kimse olmamasına rağmen ülkesindeki en yüksek mertebe olan konsüllüğe ulaşabilmeyi başarmış ünlü bir hatip ve hukukçu olarak tarih sahnesinde yerini alan kişi ta kendisidir. Kardeşi olan Quintus Tullius Cicero ise daha çok askeri başarıları ile bilinen bir isimdir ancak kitaba konu mektuplardan anlaşıldığı üzere siyasete ve dolayısıyla abisinin seçimleri kazanmasına katkı sağlamaya çok istekli gibi gözüküyordu. Yaklaşan seçimler öncesi abisine önerilerde bulunduğu mektuplarında önemli noktalara parmak basıyordu.
Bir not: Siyaset Sanatı adlı kitapta Quintus Tullius Cicero hakkında paylaşılan “Quintus’un evliliğinden, aynı adı taşıyan bir oğlu oldu.” (s. 8) cümlesi dikkatimi çekti. O dönem acaba Roma’da doğan çocuklara babalarının isimlerini vermek bir gelenek miydi? Benzer durumları farklı yerlerde de okumuştum. Ancak bu soruma cevap bulacak bir kaynak bulamadım. Bilen, yeşillendirsin.
Devam edelim… Siyaset Sanatı adlı kitabın giriş kısmı tamamen çevirmenin kendisine aitti. Bu kısımda daha çok Quintus Tullius Cicero hakkında bilgiler verildikten sonra farklı bir alt başlık altında kitabın neden yazıldığı üzerinde duruldu. Yazılma sebebi olarak da Quintus’un konsül seçimleri öncesi propaganda çalışmalarına katkı sağlama adına abisi olan Marcus’a mektup formunda kısa bir kitapçık gösteriliyordu. Çevirmen, giriş kısmında Latin edebiyatında uzmanlaşmış bazı kişilerin bu mektupları Quintus’un yazdığı yönünde şüpheleri olduğunu belirtse de “önemli olan yazar değil, yazılandır” (s. 17) diyerek metnin okunması gerektiği üzerinde durmuştu. Hatta çevirmen “Quintus Cicero’nun bu kadar bilgiyi nereden bildiği muammadır.” (s. 16) şeklinde bir cümlesi de vardı. Kendi kendime “belki de iyi bir gözlemcidir çevirmen kardeş” diye cevaplayasım geldi. Bilemiyoruz tabii…
Çevirmenimiz Siyaset Sanatı adlı kitabında giriş kısmını oldukça uzun tuttu. Öznel yorumlarına da yer veren çevirmen, yazısının bir kısmında “… modern okuyucuların en çok zevk aldığı nokta metnin, seçmenlerin nasıl manipüle edileceği ve siyasi bir makamın nasıl kazanılacağı konusunda hiç çekinmeden verdiği pragmatik tavsiyeler olacaktır. … Quintus ağabeyine – ve hepimize – kıyasıya rekabetin olduğu başarılı bir seçim kampanyasının gerçekten nasıl işleyeceğine dair bilgiler verirken idealizm ve dürüstlük bir kenara itilir.” (s. 20) şeklinde ilginç tespit ve yorumunu da eklemekten çekinmedi. Hatta “Adından söz ettirecek her Romalı elini kana, çıkarlarını da politikaya bulamış olmalıydı; bu ikisi zaman zaman bir olabiliyordu.” (s. 23) şeklinde siyasetin kirli dünyasını da göstermek istedi.
Cicero Siyasetin Kirli Yüzünü Anlatıyor
Siyaset Sanatı adlı kitapta başarının sırrı olarak “iletişim” veriliyordu (işin sırrı iletişim yeteneğidir, s. 22). Quintus tarafından verilen öğütlerden ne kadar yararlanıldığı konusunda ise çevirmenimiz dahil hiç birimizin fikri yoktu: “Marcus Cicero, kardeşi Quintus’un yazdığı bu tavsiyelerden ne kadar istifa etti bilinmiyor. Büyük ihtimalle bu tavsiye mektubu olmasa da konsül seçilmeyi başaracaktı, çünkü çok avantajlı bir konumdaydı.” (s. 23) şeklinde çevirmenimiz, düşüncesini belirtiyordu. Çevirmenimiz tarafından yazılan giriş kısmında oldukça fazla öznel bilgi, bunun yanında da yazarın biyografisinden ayrıntılar yer alıyordu. Bu hem Cicero kardeşler hakkındaki kafa karışıklığını ortadan kaldırmaya yarıyor hem de çevirmenimizin okuyucuyla sohbetini artırıyordu. Yorumlar öznel olsa da taraflı değildi.
Giriş kısmında yer alan “Çeviri Yöntemi” alt başlıklı kısımda çevirmenimiz “Marcus Tullius Cicero’nun mektuplarının yer aldığı Epistulae ad Familiares I Epistulae ad Quintum adlı seçkilerinin bulunduğu Codex Beroliensis ve codex Harleianus içinde yer alan metin, günümüze Marcus Cicero’nun bıraktığı yoğun bilgi kaynağına çağlar boyunca verilen değer dolayısıyla gelebilmiştir. … Öte yandan günümüze ulaşan el yazmalarında bazı hata ve eksiklikler söz konusudur. … Metin boyunca olabilecek her türlü yanlış ve eksik tarafıma aittir.” (s. 24) şeklindeki cümleleriyle, kitaba konu çevirilerin günümüze kadar ulaşmasında insanoğlunun katkılarını övmüş, orijinal metinde eksiklikler olabildiğini ve bu eksiklikleri giderirken ortaya çıkan Türkçe metindeki hataların ise kendine ait olduğunu samimi bir şekilde anlatmış diyebiliriz. Adamsın çevirmen!
Siyaset Sanatı adlı kitapta yer alan tek dipnotta ise çevirmen bizlere kitabı hazırlarken kullandığı kaynağı “Metnin Latince aslı için, M. Tulli Ciceronis, Epistulae, c. 3, haz. 1., C. Purser, Oxford: Clarendon Press, 1953 künyeli baskı kullanılmıştır. Ayrıca A. Eussner, Commentariolum Petitionis Examinatum et emendatum (Würzburg, 1872) adlı edisyon ile de kıyaslaması yapılmıştır.” (s. 24) olarak okuyucuyla paylaştı. Bu kısımdan sonra kitap metninde dipnotlar yer almamış, dipnot numaraları eklenmesine rağmen tüm dipnotlar “notlar” kısmında, kitabın sonuna eklenmişti. Kitabın 25. sayfasında Cicero külliyatının 1566 yıl tarihli bir kopyasının kapağına da siyah beyaz renklerde yer verilmişti.
Siyaset Sanatı adlı kitap 27. sayfa ile başladı. Quintus, mektubuna “Ağabeyim Marcus Cicero’ya” şeklinde hitap ederek başlamış. Devamında 58 madde de seçim konusunda düşüncelerini ağabeyine aktarmaya çalışmış. “Hangi şehirde olduğunu, neyi amaçladığını ve kim olduğunu her zaman bil.” (s. 29) ve “Dostlarının niteliği ve niceliği, nereden geldiği apaçık belli olsun” (s. 31) ve “Bilgeliğin kas ve kemiklerinde inanç ve güven aceleye gelmez” (s. 63) gibi aforizma kokan cümleleri de satır aralarına yerleştirmiş.
Yazar abisine hitap ederken “Konumlarına ve makamlarına gelmek istediğin kişilerin seni, o konuma ve makama layık biri olarak görmesi, senin yararına olacaktır.” (s. 31) gibi öğütlerine de yer vermiş. “Unutma; bir kişinin kamuoyundaki itibarını şekillendiren neredeyse bütün dedikodu ve söylentiler, aile üyelerinden çıkar.” (s. 43) gibi tespitlerini de söylemekten geri kalmamış. Yapılması gerekenleri ise “bir seçim döneminde insanların oy ve destek vermesini garanti edecek üç şey vardır: İltimas, seçim vaadi ve bireylere ilgi alaka göstermek.” (s.47) şeklinde özetlemiş. Adam çözmüş seçmeni arkadaş!
Siyaset Sanatı adlı kitapta mektubuna devam eden Quintus; kendinden büyük olmasına rağmen abisine birden fazla öğüt vermiş: örneğin, kendisine düşman olanlarla asla uğraşmamasını, bunun dışında kalan herkese yönelik seçim propagandası yapabileceğini dile getirmiş. “… genç insanlarla dostluk kurmak, yaşlılarla dostluk kurmaya nazaran daha kolaydır.” (s. 57) diyerek hangi seçmen kitlesine daha çok önem vermesi gerektiği konusunda yönlendirme bile yapmaya kalkmış. “Unutma, insanlar açık ve net şekilde reddedilmektense yalan söylenmesini tercih ederler.” (s. 71) gibi dürüstlükle bağdaşmayan ancak anladığımız kadarıyla siyasete yakışan öğütlerini de paylaşmış. “Kanımca, şahsen tanımadığı bir kişinin kendisini destekleyeceğini düşünen bir adaydan daha ahmak biri olamaz.” (s. 53) diyerek seçmenini iyi tanıması gerektiğini de vurgulamış.
Çevirmen kitabını “…Dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olan Roma’da siyaset, monarşi ve donuk bürokrasinin sazı çalmaya başladığı döneme kadar son derece çekişmeli olmuştur. Renkli karakterlerin yoğun olduğu, emeller doğrultusunda her yolun denendiği, çok yoğun gündemlerin yaşandığı ve bitmek bilmeyen dostluk ve düşmanlıkların şekillendirdiği bu arenada herkes gladyatör gibi dövüşmek ancak muzaffer komutan gibi ölmek istiyordu. İşte bu doğrultuda yazılmış bir metindir, Siyaset Sanatı ya da Commentariolum Petitionis.” sözleriyle açıklıyor ve özetliyordu. İçerisindeki her tespit ve öğüdün, yapılan gözlemler sonucunda ortaya çıktığı açık; bunun yanında ne kadar dürüstlükten uzak olsa da yapılması istenilenlerin insanlar üzerinde olumlu sonuçlar doğuracağını bilmek ise üzücü.
Siyaset Sanat mı Sizce?
Siyaset Sanatı adlı kitabın dili oldukça akıcı ve anlaşılırdı. Bir sayfa Latince bir sayfa Türkçe olunca kitap bir çırpıda bitti; zaten bir mektup niteliğinde olması nedeniyle kısa zamanda okuyup düşüncelere dalabilirsiniz. Bunun yanında kitapta bazı eksikliklerde vardı; özellikle ve bilhassa kelimelerinin aynı cümle içerisinde kullanılması (gereksiz sözcük kullanımı, s. 13), “vazgeçereksağlam” şeklinde bitişik yazılması (s. 59) gibi bazı imla hataları tespit ettim. Bunun yanında sözlükçe ve notlar kısmına taşınan bilgilerin ilgili sayfaların alt kısımlarına eklenmesinin okumanın akıcılığı açısından daha yerinde bir tercih olacağını söylemek istiyorum. Bir sonraki baskıda umarım düzeltirler.
Ben bu yazıyı hazırlarken ülkemizde yerel seçimlere çok az bir süre kalmıştı. Seçim atmosferinden uzak olsak da ülkemizde bir seçim gerçeği var: bu yüzden, seçime yaklaşırken, okumak iyi geldi diyebilirim. Siyasete ilgi duyanların okuması gereken bir eser ancak seçmenlerin de okuması gerek: çünkü, kitapta yazılanlar ile seçmenlerin nasıl yönlendirildiğini, siyasi arka planda neler yaşandığını çok iyi gösteren bir yapıt bu. Siyasetin yalanlarla oluşturulduğunu okudukça siyasete olan nefretiniz artabilir ancak anlaşılan kazanmak için böyle davranmak gerekiyor. Yani bir siyasetçinin siyasetçi olabilmesi için adeta insan vasfından çıkması gerektiğini ve siyasetçinin hiçbir zaman gerçek bir dostunun olmadığını anlıyorsunuz okuduktan sonra… Açıkçası anlatılanlar “Siyasetçiye güven olmaz çünkü hep yalanlar üzerine kurulu bir yaşama tarzına sahiptir” izlenimini verdi.
Maalesef okuduktan sonra gördük ki: yaklaşık 2000 yıl önce siyaset neyse günümüzde de öyle… Tespitlerden ve önerilerden bazılarını okuduğunuzda günümüzde siyaset arenasında benzer şeylerin döndüğünü görebiliyor, “hiç mi değişmez arkadaş” diye hayıflanıyorsunuz. Siyasetçiler değişmedi ancak seçmen olan insanoğlu da değişmedi. Machiavelli’nin benzer eseriyle karşılaştırma yapıldığında elimizde yüzeysel bir kitap olduğunun farkına varıyoruz: Basit tavsiyeler, derinliği olmayan düşünceler. Terimsel ve metodolojik olarak siyaseti inceleyen bir kitap kesinlikle değil; kitabın isminde yer alan “sanat” ibaresi de bence yayınevinin satış rakamlarını artırmak için kullandığı “tamamen duygusal bir siyaset”. Zaten kitabın orijinal adı olan Commentariolum petitionis ifadesini seçim propagandası üzerine bir el kitabı şeklinde çevirdiğimizde bu gerçeği daha net görüyoruz.
Siyasetçilerden kurtuluş yok.
İyi okumalar.