Uzun zamandır evden dışarı ” dolaşmak ” amacıyla çıkmamıştım, arkadaşlarımın önerisiyle forum tarafına bir gidelim dedik… Gittik, bir kaç şey sorduk… Gelirken 9 senelik arkadaşım taha’yı ziyaret edeyim dedik ama sınav dönemi yaklaştığından müsait olup olmadığını öğrenmek amaçlı telefonla aradım: sesi çok kötü geliyordu ve birşey olduğunu anladım. Yanına gittik, durumu anlattı: artık bir kaç senedir istikrarlı şekilde devam eden ilginç kazalardan birinde yine bir öğrenci arkadaşımızı kaybettiğimizi öğrendik… Üzüldük tabii ki, o gece internette bir kaç kişiyle konuştuğumda hepsinden de ” birşeyler yapmamız gerek ” türünden cümlelerini okuyunca, ben de böyle bir yazmayı düşündüm…
İnternette veya çevremizdeki öğrencilerle konuşarak araştırma yaptığımızda bu kazada bir ihmal olduğunun ortada olduğu bir gerçek.. Fakat olayı iyice irdeleyince bir çok ihmalkarlıklar çıkıyor ortaya, hangisini yazsak ki?. ” Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz ” klişe cümlesini kullanmak istemiyorum, çünkü bu tür vurdumduymazlıklar sonucunda bir çok olaylar yaşandı, bu arkadaşımızın ölümüyle sonuçlanan olay ise aynı günde yaşanan bir çok ihmalkarlıkları göz önüne seriyor ve sonuçta ne yapılıyor. hiç birşey!
Gelin bu olayın sorumlularını arayalım: öğrenciler, polis – hastane – belediye, rektörlük, halk, ehliyet kursları – araç sahibi… Ben böyle bir kategorilendirme yapıyorum kendime göre ve onlar hakkında yazıyorum…
Öncelikle öğrencilerden başlamak istedim ki ben de bir öğrenciyim. Hem de bu okulda 6. senesi olan bir öğrenci… Benim gibi olan öğrenci sayısı malesef üniversitemizde fazla, bunun sebeblerini başka bir yazıda irdelemek isterdim ama konumuz bu değil. Ama arkadaşlar şunu size rahatlıkla söyleyebilirim: öğrencilerin hepsi eziliyor, hepsine haksızlık yapılıyor ama öğrenciler arasında bir bağ, bir birlikte hareket etme duygusu yok! ( koyunmuyuz biz gibi iğrenç espriler yapmayın ) E bu olmadıktan sonra nasıl biz bazı şeyleri başaracağız? Nasıl bu ihmalkarlıkları sonlandırmak adına baskı kuracağız? Nasıl? Cevap veremiyorsunuz biliyorum, çünkü hepimiz bu konuda suçluyuz! En basitinden size örnek vermek gerekirse; üniversite öğrencilerinin %90’ından fazlasının sevmediği ktü kollektif grubu bile toplanıp eylemler yapıyorsa ( ki özgürlükden bahsedip özgürlüğünü isteyenlere engel olmak ya da nike ayakkabı giymek gibi saçma hareketleri olan , her eylemlerinde olay çıkartan bir grup bunlar ) biz kendimizden utanmalıyız. Onlar kadar bile olamıyoruz… Hiç olmassa seslerini çıkartıyorlar.. Bakınız bugün bir eylem yaptılar ve İsrail Büyükelçisi rektörü makamında ziyaret edemedi, topu topu 20 kişiyle yaptılar bunu!. Utanılacak bir durum arkadaşlar; bugün gülçin arkadaşımızın hayatına mal olan olayda yaşanan ihmalkarlıkların farkında olan ve bu duruma kızan belki de 50bin öğrenci vardır fakat toplanıp protesto edelim, bunları uyaralım, baskı yapalım desek acaba kaç kişi gelir? Ha? duymadım? O aklından geçen sayı ile ancak kendini kandırırsın! Ben sana söyleyeyim: 0
Öğrenciler konusuna şunları da eklemek gerek: bugün rektörün yanına gidebilen öğrenci sayısı kaçtır ( işlerini hallettirmek dışında )? bence yoktur, öğrenci konseyimiz var, ne işe yarar bu? Bilen? Bugüne kadar bir aktifliğini gören? Ya öğrenci derneği? Ben hep adını kavgalarla duydum ya da tehditlerle… ( 70 li 80 li yıllarda bu ortamlarda olanların yaptıklarıyla şuan onlar gibi sananlar arasındaki dağlar kadar farkı görmenizi isterdim! ) Ya kulüpler? Gezi yapmak sadece tek işleriymiş gibi onlarla ilgileniyorlar.. Öğrencilerin sorunları ” gezi yapamamak ” mı? Üniversitemizin en büyük kulüplerinden işletme – ekonomi kulübü başkanını gören kaç kişidir? Kariyer sempozyumları yapmak yerine üniversitelerdeki bu tip sorunları – eğitim kalitesizliği ve bunların giderilmesi konusunda sempozyumlar yapsa daha iyi olmaz mı? ( 1 – 2 tane yaptık diye çıkarlar ortaya… ama ben duymadım, demek ki başarısızsınız! ) İnsan içine çıkıp, sanki o burjuva çocuğu biz halk çocuğu imajını biraz silse… ne olur merak ediyorum?
Öğrencilerin durumu gerçekten vahim, ciddiyim… Bugün burada ben 600 lira, hemen üstümdeki arkadaşlar ise 750 tl kira veriyor… Çarpıklığa bakın! Biz burada bu paraya ” idare eder ” derken, 100 km ötedeki fakültede okuyan öğrenciler ev kiralarını 250 tl olduklarını duyunca ( benzer evler ) ” bu kira çok fazla başka bakalım ” diyor… yemek ücretlerini, ulaşım giderlerini saymıyorum bile… Yani öğrenci konusu uzar gider, biraz da polis – hastane – belediye üçgeni hakkında olayda yaşanan ihmalkarlıklarından bahsedelim..
Devleti veya devlet görevlilerini eleştirmek gibi bir çabam yok kesinlikle… Fakat ” ifade özgürlüğü ” bizde farklı anlaşıldığından her zaman sorun olmuştur. her neyse, polislik mesleğine son zamanlarda giriş yapanların çoğunluğunun üniversite mezunu olduğunu biliyormusunuz? İşte ben burada şaşıyorum! Bu kadar polis üniversite mezunu yetişmiş kişi ama olanlara bakın, komedi gibi! İşte o zaman soruyor insan: üniversite eğitimi ne kadar iyi?. ( bunun cevabını biz biliyoruz da profesör olmuş adamlar bilmiyor ne yazık ki! ) Dün bu kazanın olduğu yerde akşam saatlerinde öğrencilerin okula gittikleri vakitte peşpeşe 2 kaza daha olmuş, haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla… Ve gören öğrenciler şunu söylüyor: her hangi bir uyarı levhası yoktu, polisler orada olmasına rağmen müdahale etmediler! Olaya bakın, şimdi bunlara sorsan belediye ile polis birbirlerine atarlar topu, başlarlar yakan top oynamaya!.
Biliyorsunuz, karadeniz teknik üniversite tıp fakültesi ( farabi ) şuanda bu bölgenin en önemli hastanelerinden biri… Uzun zamandır da böyle devam ediyor… Hatta şuanda ki üniversite rektörü de bu fakültenin eski dekanı. Şunu iyi okuyun: Kazanın olduğu yere gelen ambulans içinde şöför dışında kimse yok! Ağlasak mı gülsek mi? Koskoca farabi fakültesinde doktor mu yok, hemşire mi yok? hepsi dersteydiler hehralde! Bu tip bir olay nedense basında geçiştirilir ” okulda namaz kılındı ” gibi gereksiz haberler günlerce yayınlanır… Bunu da yayınlayın, bir kişinin ölümüne sebeb oldu belki de… Japonları bu yüzden seviyorum işte, böyle bir olay olduğunda direk istifa ederlerdi, belki de harakiri…
Diğerlerini irdelemeden önce biraz ara verelim… İnternetteki bu olay hakkında yazılan yorumları okudunuz mu? Gerçekten gözlerim yaşardı… Nedir bu öğrencilerin çektiği? Neden? Bunu gören makam sahibi insanlar neden bunlara çözüm üretmezler? Valla insanın beddua edesi geliyor!
Sıra geldi baş çıbana: rektörlük… 6 senelik öğrenciyim belki de biraz daha burada kalacağım ama rektörün arabayla a kapısından girip çıkmasından başka birşey görmedim. Belki kulağına gitmiştir rektörün ama hakkında denilen şu. ” dinler ama birşey yapmaz, not tutar ama çöpe atar… Laf eder, ancak o kadar… Bir nefeslik ” Böyle bir rektörden beklentin ne olabilir ey kıymetli öğrenci arkadaşım? bence birşey bekleme. Bizim basın kurnaz olsa bugün reyting alma adına bir çok konu bulurlardı ama işte… Akılları çalışmıyor… Bugün bir rektör döner sermayeden ne kadar alıyor merak ediyorum… Acaba aldığı tutar orman fakültesinin hemen yanından geçen öğrencilerin tabiriyle ” kestirme ” yolu yapacak kadarmıdır? Orasını yaptırsa adını verse sevap işlese… Ama parayı öteki dünyaya da götürcek be arkadaşlar, siz ne diyorsunuz… O da çocuk okuyutor, aile bakıyor değil mi?. E o zaman bizden alınan harç paraları nereye gidiyor? 400 milyar verip çalışmayan bir teknoloji yatırımına mı? ( Okul içine wireless sistem kurdular, ne gerekliydi! ) Yani ben olayı şuraya getirmek istiyorum: illa birşey mi olması lazım? Bakınız, bu olay oldu orman fakültesinden bir çok profesör ve tabii ki asistanları ilgilendiler; bugün tüm orman fakültesi öğrencileri rektörlük önüne gelince ve bu benzer istekleri rektöre söyleyince rektörün de açıkcası başka bir seçeneği kalmadı: kapının yapılacağı konusunda bir söz verdi ( ki bunu bazılarınız daha önce de duymuştur ) ve karayollarının kaza olan yer de tertibat alacağını söyledi… Bakalım yapacak mı?
Rektöre sesleniyorum: Ey KTÜ’nün en üst makamında oturup, KTÜ hakkında bir çok karara varabilecek insan: Bugün o ” kestirme ” yoldan düşüp ölecek ( Allah korusun ) birinimi bekliyordun kapı yapmak için? Gülçin arkadaşımız eğer o kapı olsaydı, ölmeyecekti… Ya da bu kazada o olmayacaktı… Bizim de seni eleştirmek için böyle bir bahanemiz olmayacaktı veya öğrenciler arasında seni küçük düşürecek şöyle bir fısıltı dolaşmayacaktı: ” kalkınma esnafı istemediğinden oraya bir kapı yapılmıyor ” Tekrar basına dönecek olursak, ey basın, bugün öğrenciler sırf bu tehlikelerle-kazalarla karşılaşmamak adına pelitli konaklar mahallesine geçmek için taştan,çöpten,çamurdan bir yoldan inip duvardan atlayarak istedikleri yere ulaşıyor!
Kazanın olduğu yerde yağmurdan dolayı yol kötüleşmiş, bu konuda da bir önlem alınmadığını duydum. Ayrıca c kapısının olduğu bölge zaten çok kötü, üniversite yönetimi biraz alandan feragat edip kapıyı biraz daha içeri alsa ve durak da böylelikle içe ortaya tehlikesiz alana doğru çekilse ve önlerine sadece minibüs – otobüslerin durabileceği bir yol yapsalar… Yolcu alıp tekrar yola girseler… Güzel bir öneri değil mi? Para candan daha mı kıymetli?
Sıra geldi halkımıza… Bunları babamıza ailemize anlatsak, boş… ” Oğlum sen okumana bak ” lafını duyacağımızdan eminiz; napsın onlarda? Okumuş görmüş insanlar birşey yapamıyorda onlar mı yapacak… Bu ülkede haksız yere başbakan asıldı, bütün millet birşey yapamadı… Şimdi mi birlikte hareket edip bir sonuç alacağız… nerde o kurtuluş savaşı zamanlarında yaşanan birlik beraberlik hey gidi hey…
Ehliyet kursları ile araç sahibi hakkında da yazmak istedim… Bilenleriniz vardır: bizim ülkemizde ehliyet almak için direksiyon başında yanınızda hocanız ile 4 saat geçirmeniz yeterli. ki buna da pek uyulduğunu sanmıyorum ama avrupa’da bu yanlış bilmiyorsam 96 saat. Aradaki farka bakınız. Zamanında bizim medeniyetimizden bir çok şey alan avrupa halkı o kadar gelişti, biz gelişmek yerine geriye saydık… Bumuydu bize Atatürk’ün söylediği? Atatürk’çü düşünenler bugün olur olmadık şeylerle ilgilenmek yerine Atatürk’ün Batı medeniyeti konusunda konuştuklarından ve ülkemizde bunun işleyişinden dem vursalar ya… Araç sahibi kazadan sonra kaçmış, sonra teslim olmuş şeklinde bir son haber aldım… vicdanını dinlemiş, ne vicdanı varsa artıkın.. Yakalandı, o çok güvendiğimiz yargının elinde artık.. Bakalım kaç yılla yırtacak! ( Ağır para cezasının 10 tl gibi komik olduğu bir sistemi düşünün… )
Benim yukarıda söylediklerim hep kendi görüşlerim. Tabii ki bunlar olsaydı da gülçin arkadaşımıza ne olacaktı bilmiyoruz. ” eceli geldi ” demekten başka bir çaremiz yok. Allah Mekanını cennet eylesin, ailesine sabır versin. Çok zor… Kızını gurbete gönder ve böyle bir haberi al… Gerçekten zor…
Ama arkadaşları gülçin’i yanlız bırakmadılar, buna şahit oldum… Ve bu işin peşini bırakacaklarını da sanmıyorum…
Bu konuda yapılabilecek önerilere ihtiyacımız olacaktır…
Dilenme ayi geldi, yok yardim ,yok gunah, Milleti
Basladilar Yine somurmeye soymaya
Yüreğinde değilsem
Bedenin bana ne gerek
Gözlerin beni görmese
Sözlere ne gerek
Aşk bir bütündür
Hem sözlerle
Hem gözlerle
Hem bedenle anlatılır
Sözlerinle
Gökyüzünden
İndirsen de
Yıldızların eteklerime
İnanmam sana
Senin sözlerde kalan aşkına
1. . Şeytana ruhunu satmış
Düşünceleri şeytandan almış
Melek
Kanatların nerde senin
Sen herkesi vaatlerinle uçurursun
Sana inananlar
Sana taparlar
Onlara peygambersin
2. Kötülüklerin prensi
3. Melek yüzlü şeytan
4. Seninde sonun gelir
5. Bu dünya sana kalmaz
6. İnan